Alexander Tucker sahneye çıktığında çoktan sarhoş olmuştum. Elinde akustik gitarıyla sahnede tek başına oturan adamın ne halt yiyeceği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Distorşınlı gitarını yay ile çalmaya başladı, tekrarlayan derin (drone) enstürmental bir nakarat oluşurduktan sonra başka bir kanala sıçrayıp gitarını çalmaya devam ederken sözsüz boğuk tonlu bir vokal yapmaya başladı. Deneysel, doğaçlama, saykodelik, katmanlı çığrışımı yaklaşık 1 saat sürdü, bazen melodikti bazen de gürültüydü.
Alexander çalarken barda oturan kısa saçlı bir kadına gözüm takıldı, kilotlu çorap üstüne kot pantolandan kesme şort giyiyordu, üzerine kareli siyah beyaz oduncu gömleği giymişti. Jackie-O Motherfucker'ın avrupa turnesinin solistiymiş, Eva Saelens (Inca Ore and Lemon Bear's Orchestra). Başladıklarında grubun sesine Eva'nın şaman, hayalet vokali eklendi. Uzun bölümlerden oluşan, yoğunlaşıp seyrekleşen, doğaçlama, folk ve noise karışık bir müzik ortaya çıktı. Sonu gelmez saksofon sololarından ve ayakta dikilmekten yorulup sahnenin önüne çöktüm. Bardo Pond'u bekliyordum artık.
Bardo Pond belirdiğinde sahne önünde oturan kitle ayaklandı. Birdenbire kalabalığın hal ve ruhiyeti değişiverdi. Kulaklarım yoğun ve güçlü rifflerle çınlamaya başladı. Salınarak ritmlere ayak uydurmaya çalışıyordum. Distorşınnn!!!! Üzerime üzerime geliyordu. Isobel Sollenberg'in fısıltılı flütü ve vokali taşaklı basın içinde kayboluyordu.
Gecenin saykodelik derin gürültüsü Mono'nun samimi havasını titretti ve bana eve giden son otobüsü kaçırttı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
http://www.urbanhonking.com/incaore/ eva'nın blog sitesi.
YanıtlaSil