Perşembe, Mart 23, 2006

Uzay Dangelen


Shalabi Effect

Bayanlar, baylar; on yıldır tanımlanamayan müziklerin içine atıldığı Post-rock türünün çapı dışına çıkmaya başladık. Kemerlerinizi bağlayın, Shalabi Effect’le uzaya gidiyoruz. (ezan sesi duyarsanız panik yapmayın)

Tanımlaması güç, varolan türlere sığmayan bir müzik topluluğu Shalabi Effect. Hatta bazen “müzik” kavramının sınırlarını bile aşıyorlar. Genelde post-rock türü altına konulsalar da müzikleri tını ve yapı itibariyle post-rocktansa free jazz’a daha yakın duruyor. Yani Montreal’li hemşerileri GYBE (God Speed You! Black Emperor)’ın başka bir yan projesi veya ikizi değil Shalabi Effect.

Topluluğu özgün kılan şeylerden ilki bir doğaçlama topluluğu olması. Shalabi Effect parçalarını tek defada, ilk defada, önlerinde yazılı hiçbir nota olmaksızın çalan, kaydeden; hiçbir parçasını iki defa çalmayan, çalamayan bir topluluk. Müzikleri, tüm albümleri(Pink Abyss hariç) ve canlı performansları tamamen grup doğaçlamasına dayanıyor. Bir parçanın girişinden, bitişine; altyapısından en üstündeki kremaya kadar her ses, kendisini duyduğunuz o anda dünyaya geliyor. Aslında altyapı ve üst yapı varlığından da bahsedilemiyor Shalabi Effect’in müziğinde; duyduğunuz her ses her an sadece var, altta ya da üstte değil sadece orada, görünürde.

Parçaların tamamen doğaçlama yapılıyor olması topluluğun müziğinin hiçbir gidişatı, teması ya da kurgusu olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine Shalabi Effect kompozisyonu çok düşünen bir grup ama topluluk kompozisyozisonlarını bilindik şekillerde yapmıyor. Genelde doğaçlamaya başlamadan önce yaratacakları parça hakkında konuşup bir tema ve senaryo belirliyorlar. Ama bu senaryolar “kırmızı ve siyahı düşünelim ve çorak topraklara doğru seyahat edelim” kadar soyut ve açık uçlu. Topluluk tam anlamıyla “konsept albümleri” yapmasa da albümlerinin genel temaları veya hissiyatları oluyor. Hatta albümlerinin ve parçalarının adları da bu temaları soyut bir şekilde betimliyor. Mesela seksi ve dişi hissiyatlı Pink Abyss albümlerinin sakin ve yumuşacık bir parçasına adı gizli bir sapkınlık katıyor(Kinder Surprise).

Topluluğun enstrüman seçimi de gayet ilginç ve çeşitli. Shalabi Effect’in dört üyesi 131 dakikalık ilk albümlerinde yaklaşık kırk enstrüman kullanıyor. Grubun müziğinde değişmeyen enstrüman yok gibi ama galiba en uzun süre sesi çıkanlar ud ve tabla. Bunun dışında topluluğun müziklerindeki diğer yoğun sesler ise neredeyse hiç kesilmeyen elektronik gürültüler ve gene çok rastlanılan alan kayıtları(kuş, böcek, rüzgar, çocuk, ezan… sesleri). Enstrümanlar arasında fermuardan drum machine’e birçok ilginç ve şaşırtıcı şey var. Topluluğun herhangi bir performansında veya albümünde ne çalacağını, hangi enstrümanlarla çalacağını veya kaç tane ve hangi konuk müzisyenlerle çalacağını tahmin etmek ise tamamen imkansız.

Avant-Garde, Space Rock, Free Jazz, Post-Rock, Sound Art, Modern Kompozisyon, Noise, Ortadoğu ve Hint müzikleri topluluğun müziğinde etkilerini görebileceğiniz, tınılarını hissedebileceğiniz türlerden bazıları. Bu çeşitlilikte ise hem Montreal’in güncel sanat ortamının hem de grup üyelerinin farklı müzikal altyapılarının payı var. Toplulukta elektrik gitar, kucak gitarı, moog… çalan Anthony Seck aynı zamanda bir yönetmen ve aktör. Ud, gitar, elektronik sesler ve çeşitli oyuncaklarla ilgilenen Sam Shalabi’ın; Detention, Molasses, A Silver Mt. Zion ve diğer gruplarla olan çalışmaları dışında; hayli enteresan, politik ve felsefi içerikli solo albümleri var. Alexandre St. Onge toplulukta kontrbas, elektrik bas çalıyor; elektronik sesler, vokaller ve çeşitli seslerle de ilgileniyor. Undo, Ci Dy, Klaxon Gueule gibi topluluklarla da çalışıyor, aynı zamanda felsefe ve edebiyat okuyor. Will Eizlini de toplulukta vurmalılar ve trompet çalıyor ve birçok başka Kanadalı toplulukla müzik yapıyor. Ayrıca topluluğa tüm albümlerinde ve birçok konserinde çeşitli Montrealli konuk müzisyenler eşlik ediyor.

Tür, altyapı veya enstrüman çeşitliliği ise topluluğun müziğini tek başlarına belirleyen şeyler değil; yani eklektik diye kısaca tanımlanabilecek bir müzik yapmıyorlar. Tam tersine müzikleri fena halde kendi içinde bütün. Topluluk farklı enstrümanları ve stilleri ses paletlerindeki farklı renkler gibi kullanıyor; ortaya çıkan kompozisyonun ise kullanılan ögelerin birleşiminden farklı bir bütünlüğü oluyor. Bu nedenle aslında Shalabi Effect sadece yeni bir ses sunan bir topluluk değil; onlar türlerin içinde veya arasında yer almayan yepyeni ve yüksek potansiyelli bir müziğin mimarları.

Hepsi Alien 8 etiketli dört albümü var topluluğun. Shalabi Effect s/t adlı ilk albümlerini, aslında GYBE ile yarı yarıya kırışacakları bir split cdyi doldurmak için stüdyoya girdiklerinde kaydetmişler. Kaydı bitirdiklerinde ellerinde kalan kullanılabilir materyal çift cdlik bir albüm çıkarmaya yetmiş. Fena halde fezai olan albüm topluluğun gelmiş geçmiş en iyi uyuşturucu albümlerinden birini yapma arzusunun sonucu. Ayrıca grubun bir oturuşta dinlenmesi en zor ama en doyurucu albümü.

İkinci albümleri The Trial of Saint Orange ise ilk albümden daha derli toplu ve yoğun. Albümde üç ana hareketi oluşturan yedi farklı parça var. Üçüncü albümleri Pink Abyss ise grubun “pop” albümü. Piyasa potansiyelinin yakından bile geçmeyen bu albümü topluluğun pop albümü yapan şey ise bu albümdeki parçaların bilinen anlamda bestelenmiş olması; bu da Pink Abyss’i topluluğun en garip albümü yapıyor. Hatta albümde akılda kalıcı melodiler bile var(!) ama gürültü ve atonal seslerle dengelenmiş durumdalar. Ayrıca albüm “Pink Abyss”(pembe yarık) adına ve Deep Throat gibi parça adlarına yakışır bir şekilde gayet erotik ve oryantal.

2006’da çıkan Unfortunately albümü ise Pink Abyssten sonra bir tokat gibi geliyor. Önceki albümün bestelenmişliğinin inadına bu albüm grubun performans kayıtlarından oluşuyor ve böylece Pink Abyss’in mali bir atılım projesinin başlangıcı olmadığını kanıtlıyor. Shalabi Effect’in bir doğaçlama topluluğu olmasından dolayı bir canlı albümün anlamı çok büyük. Unfortunately sadece topluluğun başka bir albümü değil, grubun sahnede geçen ikinci yaşamından(albüm dışı yaşamından) bir kesit. Topluluğun sitesinden haklarında detaylı bilgiye ulaşabilmenin yanı sıra; albümlerindeki parçalardan kocaman kesitler ve yayınlanmamış parçalar/konser kayıtlarını indirebilirsiniz.

(bu yazı ilk olarak basatap dergisinde yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder